14 Ağustos 2012 Salı

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Mevlana ve Sema TRT Belgesel

Legowelt - Do You Really Care

Street Fighter Alpha The Animated Movie [English]

Anime Pervert hentai

Ninja Scroll (獣兵衛忍風帖) Full Film | Japanese Dub [ENG subs] | Part 1/6

Prezervatif Reklamı işte böye yapılır

Metal Gear Solid 4 OST - Old Snake (Full)

PES 2012 Soundtrack - Jupiter - Vox Populi

Street Fighter Arcade History from 1987 to 2010

Guile vs Zangief - anime street fighter

CollegeHumor Originals : Predator's Teenage Son

10 Ağustos 2012 Cuma











9 Ağustos 2012 Perşembe

Here’s the “Affinity Chair” by designer Ben Alun-Jones, who has used this piece of furniture as a canvas to draw both invisibility and bright illuminated visible object at the same time. The concept chair realizes the fantasy of sitting on air. When you sit on it, the onlookers feel that you’re sitting on air. However, this invisible chair can also display its brightly lit presence, when it merges into a vibrant environment

After the Segway concept, we have a new project from General Motors Manufacturer, project called The EN-V Concept. This concept is a two-seated chairs vehicle that it’s running only on electric energy.


DEVLET DİLİYLE (?!) MİLLET ALDATMAK ..:)))
Sevgili okurlar;
Amiyane tabirle, harbiden ifade etmem gerekirse; yazı başlığının mimarı ben değilim…Aşağıdaki
“Devlet İstatistik Enstitüsü'nün enflasyon hesaplaması için fiyatındaki değişmeleri izlediği ürünler ile hiç dikkate almadığı ürünlerin ‘ tam listesi’ “ ne dair metni sizler de okursanız; ilk aklınıza gelecek tanımın; “Devlet Diliyle (?!) Millet Aldatmak” olacağına adım gibi eminim…Bu nedenle, bahse konu başlığın bana ait olduğunu söyleyemem…

Her ne ise;
IŞTE O AKIL TUTULMASINI ÇAĞRIŞTIRAN “DİE” LİSTELERİ…
ENFLASYON HESAPLAMADA DİKKATE ALINMIŞ “Deli Güldüren” ÜRÜN LİSTESİ:
Hortum, yaş pasta, antep fıstığı, leblebi, madlen çikolata, ruj, oje, fanila, iç çamaşırı, cam, musluk, kilit, tül perde, soba borusu, böcek ilacı, çalı süpürge, gündelikçi kadın ücreti, enjektör, yara bandı, gözlük camı, patinaj zinciri, oto pastası, pinpon topu, lego, flüt, spor toto, milli piyango, hamam ücreti, ahtapot (kalamar), karides, balık yumurtası (havyar), mermer, kireçtaşı, zımpara, yem, ciklet, ispirto, çuval, sütyen, külot, kereste, cd-kaset, kimyasal maddeler, gübre, barut, dinamit, lastik eldiven, cam yünü, tuğla, alçı, teneke kutu, fişek, oto jantı, korna, elektrik sayacı, tencere, çöp sepeti, ampul, pil, tornavida, kum, dikenli tel, dikiş makinesi, matkap ucu, kadın bağı, kiremit, yapıştırıcılar, mürekkep, kolonya, serum, demir, bakır.

ENFLASYON HESAPLAMADA DİKKATE ALINMAMIŞ “Aklı Zorlayan ve Sinir Bozan” ÜRÜNLER:
Peynir, zeytin, çay, şeker, yumurta, çiçek yağı, zeytinyağı, makarna, helva, bal, reçel, kahve, ekmek, margarin, salça, sucuk, et, süt, pirinç, mercimek, nohut, kuru fasulye, un, bebe bisküvi, meyve suyu, sigara, ekmek, deterjan, çocuk bezi, piknik tüpü, doğal gaz, elektrik, su, telefon, sebze, meyve vs. vs... İnsanlarımızın üçte birinin içtiği rakı, şarap, bira, votka, konyak gibi içkiler…

Sevgili Okurlar;
AKP Hükümetinin etki (?!) alanında; Devlet İstatistik Kurumunca hazırlanmış olan ve “Enflasyon Belirlemede Dikkate Alınmış (?!) Ürünler İle Değerlendirme Dışı bırakılan Ürünlerin listesini” okuduktan sonra söylenmesi gereken sözü, adeta benim hislerime tercüman olurcasına; Sayın Rıfat Serdaroğlu bakınız ne güzel ifade etmişler: “AKP Hükümeti kadar “gösteriş meraklısı” bir hükümet şimdiye kadar gelmedi, bundan sonra da gelmez. En iyi yaptıkları iş, propaganda… Olmamışı olmuş göstermek, bitmemişe bitmiş demek, yanlışı doğru yapmak, rakamları kendi hesaplarına göre çarpıtmaktır bunların işi… Bu konuda ellerine su dökecek (??!!) birileri olduğunu sanmıyorum. Bereket ki, insanları devamlı olarak kandırmak mümkün değil.”
Ne diyelim; Aptalların dahi inanmayacağı “DİE Garabet Listesi” ne halen inananların olacağını varsaydığı vatandaşın algısına ve değer yargısına; AKP Hükümetinin hangi gözle (?!) baktığını, bilmem ayrıca izaha gerek var mı ??!!.. (Sadaka Siyasetine teslim olup kafayı kumdan çıkarmak istemeyen “biatçılar”  enflasyon hapını yutmaya ve AKP aldatmacalarına inanmaya devam edebilirler…)

Sevgili Okurlar;
Dış Borcun % 207 arttığı,  kişi başına kamu borcunun %185 arttığını, cari açığın %462 arttığını, aile bazında tüketici borcunun %838 arttığını gözlerden kaçırmaya çalışan AKP iktidarı; Dış siyasette, ekonomide, toplumsal barışta, adalette, eğitimde, sağlıkta ve güvenlikte ülkeyi iflas noktasına getirmekle birlikte, itibar erozyonuna uğrattığını kendisi de fark etmiş olmalı ki; her geçen gün daha fazla “Aldatma” oyunlarına yeltendiğine, daha fazla dini siyasete alet etme riyasına battığına  şahit olmaktayız….

DİE marifetiyle söylenen ve yutturulmaya çalışılan “Enflasyon Belirlemede Dikkate Alınacak Ürün Listesi” ise bu aldatmaca oyunlarının çatal  kuyruklusu olsa gerek…

Görülen o dur ki; AKP’nin erimesini bu aldatmacalar da durduramayacaktır…”Suriye Siyaseti”yle ters köşeye yatırılmış olan AKP’ den umudu kesmeye başlayan Küresel güçler, başka taşeron aramanın hazırlığına başlamış gibiler…

Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi…”BOB’tan İşlerin Eş Başkanı” istikbalini bekleyip  hep birlikte göreceğiz…Diyor sözü dörtlüklere bırakıyorum…Sağlık ve başarı dileklerimle…

8 Ağustos 2012 Çarşamba


Ayakkabı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bir çift iskarpin ayakkabı
Ayakkabı, ayakların yer ile direk temasını keserek yabancı maddelerden ve değişik hava koşullarından koruyan, bunun yanısıra şıklığı tamamlayan her türlü ayak giyeceği. Bot, çizme, sandalet, topuklu, spor ayakkabı, iskarpin gibi pek çok farklı türü vardır. Genelde "taban" adı verilen alt parça ile "saya" denen üst parçadan oluşur. Ayakkabının yer ile temasında dolayı yıprandığı için taban kalın bir parçadan yapılır. Ayağı saran saya ise deri, kumaş gibi daha ince bir malzemeden yapılır.
Ayakkabı çağlar boyunca çok çeşitlilik göstermiştir. Bunun başlıca nedeni ayakkabıların tropikal iklimden soğuk iklime kadar değişen çeşitli coğrafyaya ve modaya uygun yapılmasıdır.

Tarihçe

Eskiçağlarda çoğu insan, tabanı deriden ya da tahtadan sandallar giyerdi. Bu tür sandallara Eski Mısırlıların mezarlarında rastlanmıştır. Eski Yunanlıların avlanırken uzun çizme giydikleri görülmüştür,bunun yanında banyoya bile ayakkabı ile girdikleri bilinmektedir. Girit'teki Minos uygarlığı ve Roma dönemlerinde bu tür ayakkabı ve çizmeler kullanılmıştır.
Ortaçağda, ayağı sarması için yumuşak deri ya da kumaştan yapılan ayakkabıların burunları sivriydi. Yolculuk sırasında ise potinler ya da baldırlara kadar çıkan çizmeler giyilirdi. 14. yüzyıl sonlarına doğru öylesine uzun burunlu ayakkabılar üretildi ki, bunlarla yürüyebilmek için ayakkabının burnunu bir zincirle diz kemerine bağlamak gerekiyordu.
Daha sonraki tarihlerde ayakkabılara yüksek mantar topuklar eklendi. Ayakkabıyı korumak amacıyla giyilen mantar topuklu şosonlar 1575'te moda oldu. Ama kötü havalarda ya da çok yağışlı bölgelerde tahta tabanlı ayakkabılar da giyiliyordu. Bu tür tahta ayakkabıları (sabo), Hollandalı çiftçiler günümüzde de giymezler.
17. yüzyılın başlarında ayakkabıların yerini alan yüksek topuklu uzun çizmeler, evde bile giyiliyordu. Sonraları, dantelli çorapların görünmesi için çizmelerin üst kenarları dışa doğru kıvrıldı. 1660'tan sonra siyah, üzeri bağcıklı ya da tokalı, kalkık kare burunlu ayakkabılar çizmenin yerini aldı. Kadın ayakkabıları erkek ayakkabılarının modasını izledi. 17. yüzyıldan başlayarak, sivri burun ve yüksek topuklarıyla özgün bir biçim aldı.
1720'lere kadar kare burunlu ayakkabılar yaygındı. Bu tarihten sonra bunların yerini yuvarlak burunlu ayakkabılar aldı. 1770'lerde üstte geniş kıvrımları bulunmayan uzun çizmeler moda oldu. 18. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da brokardan yapılıyor ve toka, kurdele ya da fiyonklarla süsleniyordu. Yüksek topuklu ayakkabılar 1790'da tümüyle ortadan kalktı. Sokaklar ve yollar öylesine kötü ve çamurluydu ki, insanlar evden dışarıya çıkarken şosonlarını giymek zorunda kalıyorlardı.
19. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da kadifedendi ve topuksuzdu. Erkekler ise genellikle düğmeli, bağcıklı ya da yanları esnek çizmeler giyiyorlardı. 1860'ların bağcıksız ve yanları esnek yarım çizmeleri çoğu zaman beyaz ipekten yapılıyordu. On yıl sonra yüksek topuklar yeniden moda oldu, çizmeler de yanları düğmeli olarak yapılmaya başlandı. Ayakkabılarda ve çizmelerde hâlâ bez kullanılıyordu, ama ayakkabıların burunları bazen deriden yapılıyordu.
19. yüzyılda kadınlar fabrikalarda ve bürolarda çalışmaya, ayrıca yürüyüş ve bisiklete binmek gibi sporlar yapmaya başlayınca daha sağlam ayakkabılar kaçınılmaz hale geldi. Bağcıklı rahat yürüyüş ayakkabısı Birinci Dünya Savaşı (1914-18) sırasında ortaya çıktı. Günümüzde de ayakkabı yapımında moda önemli rol oynamaktadır.

Türklerde ayakkabı

Orta Asya'da Türkler deriden ve yünden giyim eşyaları yapmakta ustaydılar. Çizme ve çarık en yaygın ayakkabı türüydü. Deri çizmenin yanı sıra, yaygın olarak yünden keçe çizme de yapılıyordu. Hükümdarlar kırmızı renkli çizmeler giyiyorlardı. Çizme ata binenler için çok elverişliydi.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ordunun, yönetici sınıfların ve kentli halkın gereksinimlerini karşılamak üzere zamanla ayakkabı çeşitleri çoğaldı ve ayakkabıcılık çok gelişti. Diğer zanaatçıların olduğu gibi ayakkabıcıların da bir örgütü vardı. Üretilen ayakkabıların niteliğini lonca denetlerdi. Ayakkabı satıcıları için kullanılan kavaf sözcüğü, giderek yapımcıları da kapsadı. Kavaflar da çizmeci, yemenici, nalıncı, terlikçi ve pabuççu gibi adlar alırlardı.
Osmanlı toplumunda ayakkabı, giyenlerin toplumsal konumuna ve mesleğine göre çeşitlilik gösterirdi. Ev içinde yüzleri atlas ve kadife gibi kumaşlardan yapılmış, üzerleri sırmayla işlenmiş hafif ayakkabı ve terlikler giyilirdi. Dışarıda giyilen deri ayakkabı ve çizmelere de süslenirdi. Topkapı Sarayı Müzesi'nde, ince bir zevkle ve hünerle işlenmiş deri ayakkabı ve çizmeler sergilenmektedir.
Osmanlı dönemindeki ayakkabılar, yapıldıkları malzemeye, biçimlerine ve kullanıldıkları yere göre adlar alırdı. Başmak, cimcime, çapula, çizme, yarım çizme, çedik, çedik pabuç, edik, fotin, galoş, mest, kalçın, kundura, merkub, nalın, sandal, terlik, tomak, yemeni başlıca ayakkabı çeşitleriydi. Genellikle alçak ökçeli ya da ökçesiz, yumuşak deriden yapılan rahat ayakkabılar tercih edilirdi. Dışarıda giyilen ayakkabılardan bazıları mest-ayakkabı gibi iki parçadan oluşurdu. Ayağa giyilen mestin üzerine onu yağmur ve çamurdan korumak amacıyla, önceleri ayakkabı, sonraları da lastik giyildi. Şoson ya da galoş denen lastik ayakkabının içine geçirilerek giyilen mestler, özellikle namazlarını camilerde kılanlarca kullanılırdı.
16.-18. yüzyıllarda İstanbul, Edirne ve Bursa'da ayakkabıcılık çok gelişmişti. 19. yüzyıl sonlarına kadar Türkiye'de ayakkabı yapımı tümüyle el işçiliğine dayanıyordu. Beykoz'daki deri fabrikasına 1884'te ayakkabı yapım bölümü eklendi. 1933'te Sümerbank'a devredilen Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası makineli üretimin yapıldığı önemli bir yerdi. Günümüzde ayakkabı üretimi daha çok özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir.

Günümüzde ayakkabı

Neredeyse tamamen makinelerle yapılmaktadır. Bir işçi makineyle günde 40-50 çift üretebilir. Elle çalışan bir ayakkabıcı ise günde yaklaşık bir çift ayakkabı yapabilir.
Ayakkabı yapmak için, önce sol ve sağ ayak modelleri, sonra da bunların tahta kalıpları yapılır. Ayakkabı yapımı genellikle sekiz aşamada gerçekleşir. Hayvan derisi, kumaş ya da yapay deriden, ayakkabının sayası ve astarı uygun biçimde kesilir. Sayayı oluşturan parçalar ile astar birbirine dikilir. Ayrıca ayakkabının burnuna sertlik veren parça ile topuğa konulan yumuşak parça da dikilir. Bağcık delikleri bu aşamada açılır ve ayakkabının iç yüzeyine numara ve model kabartmaları yapılır. İç ve dış taban parçaları ile topuklar hazırlanır. Bunlar genellikle kösele, kauçuk, bunların bileşimi ya da öteki yapay malzemelerden yapılır. Topuklar tahta da olabilir. Parçaların eklenmesiyle oluşan saya, kalıbın üzerine gerilir; iç tabana dikilir ya da çivilerle tutturularak kalıplanır. Saya ve iç taban, kalıcı biçimini alıncaya kadar kalıpta tutulur. Tabanlama aşamasında dış taban sayayla birleştirilir. Bu işlem dikerek, yapıştırarak, çivileyerek ya da bunlardan birkaçı birden uygulanarak yapılabilir.
1953'te geliştirilen bir işlemle kauçuk, polivinil klorür (PVC) ve poliüretan tabanlar kalıp-baskı yöntemiyle biçimlendirilir ve ayakkabının üst bölümüne tek bir işlemde yapıştırılır. Topuklama aşamasında topuk ayakkabının tabanıyla birleştirilir ve son biçimini alır. Bitirme, cilalama, ayakkabıyı kalıptan çıkarma, topuk ve taban yastıklarının yerleştirilmesi işlemlerini içerir. En son biçimini verme sırasında bağcıklar, fiyonklar ve tokalar takılır.

Topuklu ayakkabı

Topuklu bir ayakkabı
Topuklu ayakkabı ya da sadece topuklu, çoğunlukla bayanların giydiği, topuğu ökçesine nazaran oldukça yüksek olan bir ayakkabı türü. Ayrıca yüksek topuklu ya da sivri topuklu olarak da bilinir. Tanımı firmadan firmaya değişmekle birlikte ayakkabı endüstrisinde genellikle topuğu 5 cm'den yüksek olan ayakkabılar topuklu ayakkabı kabul edilir.
Ökçesi de topuğu gibi yüksek olan platform ayakkabılar topuklu kabul edilmez. Bununla birlikte yüksek topuklu platform ayakkabılar da vardır.
450liber fil.jpg  Ayakkabı ile ilgili bu madde bir taslaktır. İçeriğini geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.



NEKADAR MUKEMMEL OLDUKLARINI BILIYORMUYDUNUZ?


Vücutları çok fazla kitin içermediği için yumuşaktırlar. Yapı bakımından iki büyük gruba ayrılır:
  • Nematocera (sivrisinekler) alt takımından iki kanatlıların vücudu zarif, ince yapılı, uzun üyeli ve çoğu diğer alt takımdan daha küçüktür.
  • Brachycera (sinekler ya da karasinekler) alt takımından iki kanatlıların vücudu tıknaz, kuvvetli yapılı, kısa üyeli ve çoğu diğer alt takımdan daha büyüktür.
Hepsi delici-emici ya da yalayıcı-emici ağız tipine sahiptir. Tam başkalaşımlı (holometabol) olduklarından larvaları ("kurt ya da kurtçuk") hem görünüş hem de yaşam tarzı bakımından erginlerinden oldukça farklıdır. Sarı, kahverengi, yeşil ya da siyah renkler, yapı ve pigment renklerdiir.
Cyclorrhapha grubundan sinekler duyargalarının üst kısmında yarım daire şeklinde bir yarık taşımasıyla tanınırlar. Puptan çıkmaya hazırlanırken, bu yarıktan vücut sıvısıyla dolmuş bir kese dışarıya doğru şişirilerek pupun patlatılması sağlanır. Başkalaşımdan sonra bu kese tekrar başın içine çekilir ve yerinde sadece kavisli bir iz kalır. Taksonomide bu iz çok önemlidir.
İki kanatlılar takımını diğer böcek takımlarından ayıran en önemli farkı yapı, arka kanatların değişime uğramasıyla oluşan ve denge görevi gören (halter) adlı ucu topuzlu yapıdır. Bu yapı ayrıca biraz farklı biçimde Strepsiptera takımında da bulunur.

Görme


Tabanus cinsinden sineğin gözleri
Birçoğunda gözler büyüyerek başın büyük bir kısmını kaplamıştır. Gözlerin büyüklüğü ve yeri, familyaya ve eşeylere göre farklıdır. Dişilerin birleşik gözleri alında oldukça ayrı kalmasına karşın, erkeklerinde birbirine değer. Gözlerin yaygın rengi kırmızıdan koyu kahverengine kadar değişir ve bu renkler, bordo, koyu yeşil, kırmızı bantlarla bölünerek, göze çok güzel bir renklenme verirler. Mağaralarda yaşayanlarında gözler körelmiştir. Üçgen şeklinde dizilmiş üç nokta göz sadece ışığın algılanmasından sorumludur; fakat şekil göremezler.
Karasineğin (Musca domestica) duyu organlarının en hayret verici ve göz kamaştırıcı olanı,karmaşık bir yapıya sahip olan gözleridir.Karasineğin başındaki altı göz, ortalama 400 bin ommatidden (gözcük) meydana gelen mükemmel bir görme sistemidir. Her bir gözcük ayrı bir noktayı gördüğünden, görüntü beyinde biraraya getirildikten sonra bir mânâ çıkartılır. Yani her gözcük bir gözün bütün özelliklerine sahiptir. Hatta bu özelliği sayesinde arkasını da görebilir. Küçük olduklarından ve 2 mm yakınındaki bir cismi net olarak görebildiğinden, ayrı bir merceğe ihtiyaç yoktur. Bu gözlerin bir üstünlüğü de görme hızından gelir. İnsan gözü saniyede 20 ilâ 50 açık- koyu renk değişimini farkedebilirken, karasinekte bu, saniyede yaklaşık 200 defaya çıkar.

Üreme


Havada çifleşen sinekler (Simosyrphus grandicornis)

Karasinek larvası

Sivrisinek larvası 

Solunum

Trake sistemi erginlerde iyi gelişmiştir. Karasinek (Musca domestica), kanatlarını saniyede 200 defa çırparken, dinlenme esnasında harcadığı enerjinin yaklaşık 100 katı bir enerji harcar. Aktif uçuş, çok enerji gerektiren bir fiil ve ancak düzenli oksijen temini ile mümkün olabilir. Karın bölgesine dizilen düzinelerce açıklıktan (stigma) rahatlıkla nefes alıp verebilir. Bu gözeneklerden giren hava, daha küçük kanalcıklara ayrılan borularla hücrelere muntazaman iletilir. Sinek, bir yere konduğu zaman, karın kaslarını kasarak, içeriye hava pompalar. Uçma esnasında buna gerek duymaz. Çünkü, saniyede 200 defa çırpılan kanatlar, zaten kâfi miktarda hava girmesini sağlarlar. Böylece sinek, nefes alıp vermek için ayrı bir enerji sarf etmez.

Beslenme

Besin olarak sıvı maddeleri alırlar. Sıvının emilmesi, besin kanalının ön kısmında bulunan iki emme pompası ile gerçekleşir. Genellikle besinler yemek borusuna ince bir kanalla bağlı olan büyük hacimli kursakta depolanır.
Saprofaj beslenmeden iç asalaklık (endoparazitizm)'a kadar bütün geçiş kademesini gösteren türleri vardır.

Uçuş

Sinekler uçuş için yön tayini ve kontrolünde belirleyici rol oynayan organlarını büyük bir titizlikle son bir defa gözden geçirir. Sonra sanki uçuş takımlarının son kontrolünü yaparak uçuşa geçecek pilot gibi, ön tarafındaki denge organlarını (halter) ayarlar ve uçuş pozisyonunu alır. Son olarak, antenlerinin ucundaki alıcılar (reseptör) vasıtasıyla, rüzgârın şiddetine ve yönüne göre kalkış açı ve hızını ayarlar ve nihayet havalanır. Bu hazırlıklar çok çok kısa bir zamanda cereyan eder. Uçuşa geçer geçmez kısa sürede hızlanabilir ve giderek yaklaşık saatte 10 km gibi bir hıza erişir.
Kısa antenli, iri gözlü, 6- 8 mm kadar boya sahip olan karasineğin (Musca domestica) ağzı küt uçlu hortuma benzer. Hortumun ucu süngerimsi bir yastık şeklinde olup, üzerinde ince kanalcıklar halinde birçok delik bulunur. Göğüs kısmının iki yanında yer alan ve bir bölümü vücudun içine gömülü olan bu kanatlar, sinirlerle bölünmüş, çok ince bir zardan meydana gelir. Bunlar birbirinden bağımsız da hareket edebilir. Ancak uçuş esnası hariç. Uçuş esnasında, tek kanatlı uçaklarda görüldüğü gibi, tek bir eksen üzerinde gidip gelirler. Bu kanatların hareketini sağlayan kaslar, sinek uçmaya başlar başlamaz kasılır, inişe geçtiğinde de gevşer. Uçuşa geçerken, sinirlerin denetimindeki bu kas ve kanat hareketleri, bir zaman sonra otomatik hale gelir. Karasinek kanatlarını son derece hızlı çırpar. Bu çırpış ona, uçuşta kararlılık sağlar.